22/10/2013
HAYALLERİME DAİR
Eminim ki hepimizin hayatında
hayalleri ya da geleceğe dair planları vardır. Benim de hayallerim ve planlarım
var. Bu sabah kalktığımda küçük bir yürüyüşten sonra, kahvaltı ve orta şekerli
kahve, gazete karıştırma, köşe yazılarını okuma, gazetelerin vermiş olduğu
firmaların reklam dergilerine göz atma
ve eve dönüş derken, önünden
geçtiğim büfede kocaman yazılarla yazılmış Süper Loto devretti yazısı. Havanın
soğuk olması dolayısıyla ellerim ceplerimdeyken oynadığım bozuk paralar ve gözümün
içine giren kocaman yazı Loto oynama isteğimin depreşmesine sebep oldu sanırım.
Büfeye yaklaştığımda elimle ısıtmış olduğum bozuklukları büfeciye uzatma anı
ile hayallerimin başlangıç anı aynı zamana denk gelir sanırım. Acemilikten olsa
gerek büfeciyle ufak bir fikir alışverişinden sonra Loto kuponunu alışım ve
cüzdanıma koymam.
Hepimizin hayatında Milli Piyango
bileti almışlığımız yada buna benzer şans oyunları oynamışlığımız vardır. Bu
oyunları oynadığımız da kısacıkta olsa hayal kurmuşuzdur. Gerçi benim bu aralar
hayallerim bununla ilgili değil ama nerden geldim buraya ben de anlamadım.
Suçlu ayağa kalk. Madem yiyecek içecek ile ilgili bir sitede yazı yazıyoruz
hayallerimizde aslında onunla ilgili deyip beyaz bir yalandan sonra esas konuya
gecelim.
Sonbahar geldiğinde bağ bozum
zamanları da başlar. İlkbaharla birlikte yeşermeye ve canlanmaya başlayan
bağlar, sonbahar ile birlikte yapraklarının uçları yavaş yavaş sararmaya
başlar. Aralarda yazın uzunluğuna ve sıcaklığına dayanamamış olan kahverengi
yapraklar yeşilin aralanmasıyla daha bir belirginleşir. Artık üzüm
salkımlarının tüm endamıyla kendini gösterme zamanıdır. Kimisi siyah saçlı bir
kız gibi tüm endamıyla salınır çotuktan(asma kütüğü),kimisi sarı kız gibi
mağrur ve gururlu. Sonbahar bağ bozumudur. Ağustos ayında başlar üzümün
çeşidine ve cinsine göre Ekim ayına kadar sürer. Bağ bozumları aslında bir
şölen gibidir. İnsanların harıl harıl çalıştığı, terletmeyen ama ısıtan,
gölgede üşüten, güneşte ısınıtan havaların zamanıdır. Bağ bozumu bağcının
düğünüdür, umutlarla ve hayallerle dikilen asma çubuklarının, üşümesinler diye
üzerinin topraktan yorgan yapılıp örtülmesidir, her gecenin sabahında tek tek
gezilerek büyümelerinin ve yaprak sayılarının sayılmasıdır, hastalanmasın diye
başında beklemektir, ilgi ve şefkat göstermektir, sevgi göstermektir,
sevmektir. Bağ bozumu, bir evlat titizliği ile büyütülen asmaların mürüvvetini
görmektir.
İşte tam da böyle bir
şölene katılma hayalleri ile yanıp tutuşurken, ülkemizde yeni alkol yasası ile
bu gibi şölenlerin yasaklanması benim de hayallerimin ötelenmesine sebep oldu.
Aslında, bu yıl firmaların bekleme ve
görme taktiğiyle geçecek gibi. İnanıyorum ki, ülkemizde ki zeki ve bilinçli
reklamcılar bu olayı reklam ama reklam olmayan uygulamalarla bir çözüm bulurlar
ve bende hayallerimden vazgeçmem.
Anlayana ne demiş şair,
“Ayaklarıyla ezip fıçıya mı bastılar seni
Nefti kasnaklı bir fıçıya,
Aldırma, kara üzüm !”
Offf ya, ne zaman bir şeyler yazmaya
düşünsem kafamda yazmak isteğimi konu ile, parmaklarım bir türlü uyumu
yakalayamıyor, ne yapsam. Hayal kurmaya devam mı etsem?