TRAKYA MOTOR ROTALARI 1

                Trakya, Türkiye’nin Avrupa kıtasındaki topraklarını içeren bir bölgedir. Kuzeyinde sınır komşusu olarak Bulgaristan, güneyinde Yunanistan bulunmaktadır. Trakya kelimesi Yunanca Thraike kelimesinden türetilmiştir. Homeros’un İlyada destanında bu bölge ‘’Trak’’ olarak geçmektedir. Edirne, Tekirdağ, Kırklareli ile İstanbul ve Çanakkale’nin Avrupa da kalan kısımları Türkiye’nin Trakya bölgesini oluşturmaktadır. Aslında, Yunanistan ve Bulgaristan’ının Türkiye sınırına yakın olan kısımları ile Türkiye topraklarının Çatalca’dan itibaren Avrupa’da kalan kısımları Trakya olarak söylenmektedir.

                Bu bölgede doğup büyüdüğüm ve yaşamaktan gurur duyduğum için dönem dönem motoruma atlayıp farklı rotalara motor sürmekten zevk alırım. Otobanda motor sürmeyi pek sevmediğimden ve şu kadar saniyede şu kadar hıza ulaşmak gibi bir derdim olmadığımdan dolayı farklı rotalara motor sürmek, rüzgarın ve doğanın arkadaşlığı ile ilerlemek, Trakya insanının sıcaklığını köy kahvelerinde görmek, tarihsel ve doğal güzellikleri ziyaret etmek bana her zaman daha çok ilgi çekici gelmiştir. Bunun için de gittiğim ve giderken de zevk aldığım Trakya’da bulunan bazı rotaları sizinle paylaşmak istedim.

1. Kırklareli – Vize – Ahmetbey - Lüleburgaz – Kırklareli: Kırklareli’nden Vize yoluna giriyorsunuz. Kırklareli’nden Üsküp ayrımına kadar yol double yol. Onun için sarsıntısız bir yolculuk yapıyorsunuz. Ama bu bizim tarzımız değil. Üsküp ayrımından sonra yol iki şerite düşüyor. Gidiş ve geliş halinde olan yol soğuk asfalt. Zift üzerine mıcır ile yapılmış, bol bol lastik sesi duyabilmek ve ufak sarsıntılar hissetmek mümkün. Ancak, yol üzerinde hızımızı düşürecek çukurlar ve bozukluklar yok. En büyük tehlike kamyonlar. Maalesef güzelim ormanların içinde faaliyet gösteren taş ocakları ve çimento fabrikaları emperyalist İstanbul’un tüm ihtiyaçlarını karşılamak için hazır kıta. Onun için yolda oldukça yüksek tonajda ve sayıda kamyon mevcut. Bu olumsuzluğun dışında ağaçların ve tarlaların içinde motor sürüyorsunuz. Eğer, baharda yol yaparsanız sarı bir deniz olan ayçiçek tarlalarının arasından geçmeniz mümkün. Cittaslow (Sakin Şehir) unvanını almış Vize’ye gelince dinlenmek için meşhur ıhlamur çayı içebilir, Küçük Ayasofya Kilisesi, Antik Tiyatro ve Vize Kalesi’ni gezebilirsiniz. Oradan Ahmetbey sapağına giriş yaparsanız karşınıza ince asfalt atılmış, gidiş geliş ama bir o kadar da doğal bir yol içinde buluyorsunuz kendinizi. Köylerden geçerek Ahmetbey’e varıyorsunuz. Ahmetbey’de meşhur köftelerden yiyip Lüleburgaz’a devam edebilirsiniz. Lüleburgaz Vize arası yol yine kalın asfalt. Eğer, akşam geç saatlerde Lüleburgaz’a varmış iseniz otogarın girişinde duran eski bir minibüste ızgara yapan Aloş Izgara’ya uğrayarak uykuluk yemenizi şiddetle tavsiye ederim. Uykuluğunuzu yedikten sonra E-5 üzerinden dönüşe geçebilirsiniz.